Alışkanlık haline getirildiğinde antidepresanlara muadil olamasa da, etkilerine çok yakın bazı basit alışkanlıklar mevcut.
Glütensiz beslenme tarzı:
Glüten gibi tetikleyiciler nedeniyle oluşan enflamasyon, Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunu, kaygıyı ve depresyonu tetikler. Daha az glüten tüketerek bağırsak mikrobiyomumuzu iyileştirirsek, bağırsak sinir sistemimiz ve merkezi sinir sistemimizin vagus siniri ile birbirine bağlanması sonucunda oluşan bağırsak sağlığımızı ruhsal sağlığımızla dengelemiş oluruz. Sağlıklı bağırsaklar, sağlıklı ruhsal durumlara ve sağlıklı beyin yapısına sebep olur.
Probiyotik gıdalar tüketmek:
Stresli durumlarda azalan bağırsak probiyotiklerine katılarak, yine bağırsak sistemimizin düzenlenmesine, bu sayede de ruh halimizin düzenlenmesine oldukça katkı sağlar.
D vitamini takviyesi:
D vitamini eksikliği, paratiroid hormon seviyesini yükselterek depresyonu tetikliyor. Buna sosyal izolasyon sürecinde evlerine kapanan insanların depresif hissetmelerini örnek gösterebiliriz. D vitamini için öncelikle bir uzmana danışmak, sonrasında ise balık, süt ve süt ürünleri tüketmemiz yardımcı olacaktır. Her gün güneşin olduğu saatlerde çıkıp yürüyüş yapmak, bileklerimizi güneşe tutmak, yine güneş ışığı alan yerlerde çalışmak, okumak veya bu tür etkinlikler yapmak D vitamini alımımızı sağlayacaktır.
Egzersiz yapmak:
Düzenli egzersiz yaptığımız zaman vücudumuzun salgıladığı endorfin hormonu beynimizde dolaştığında, içimizi yaşama sevinci kaplıyor. Aynı zamanda fiziksel aktivitelerin öz güvenimize olan katkısı ve sosyalleşerek kendimizi daha iyi hissetmemizi sağlamasını da gözardı edemeyiz.
Uyku:
Belleği ve öğrenmeyi son derece pekiştiren bir ihtiyacımız olan uyku, karşılanmadığı halde fiziksel olarak etkilenmemizin yanı sıra psikolojik olarak da etkilenmemize yol açıyor. Buna algılamada problem, dikkat kaybı, bellek sorunlarını örnek gösterebiliriz.