Depresyonun risk etmenleri arasında cinsiyet, ırk, medeni durum, aile öyküsü, erken dönem çocukluk yaşantıları, olumsuz yaşam olayları ve stres etkenleri, sosyo-ekonomik durum ve genetik etmenler yer almaktadır . Tüm bunların yanı sıra, son yıllarda diyet kalitesinin kötü olmasının da depresyon için bir risk etmeni olduğu gösterilmiştir. Özellikle folat, B6, B12 gibi B grubu vitaminler, çinko, demir, magnezyum gibi mineraller ve omega-3 yağ asidi depresyonla sıklıkla ilişkilendirilmektedir. Doymuş yağ alımı ve sodyum tüketiminin yanında şeker tüketiminin depresyon şiddeti ile ilişkilendirilmiştir. Buna karşın Akdeniz diyeti gibi meyve, sebze ve tam tahıllı ürünlerden zengin, doymuş yağ içeriği düşük beslenme biçiminin depresyon riskini azaltmada etkili olabileceği bilinmektedir.
Akdeniz türü beslenmenin kardiyovasküler hastalıklar, endotelyal fonksiyon üzerindeki etkileri nedeniyle, mental sağlık ve fonksiyonları açısından da sağlıklı bir beslenme modeli olduğu bilinmektedir. Akdeniz beslenme modelinin içeriği düşünüldüğünde; optimal/sağlıklı bir beslenme modeli olması nedeniyle, vücudun tüm fonksiyonlarının sağlıklı ve sürdürülebilir olmasını sağlama özelliklerine sahip olduğu açıktır .
Bu beslenme modelinde; her gün: 1-2 porsiyon süt ve türevleri (az yağlı), 1-2 porsiyon sağlıklı tahıl ve ürünleri (ekmek, makarna, pilav vb.), 2 porsiyon ve daha fazla sebze, 1-2 porsiyon meyve, 30-60 gr. (1 avuç) yağlı tohum tüketilmeli; haftada: 2’şer porsiyon beyaz ve kırmızı et (az yağlı veya yağsız), 2 ve daha fazla porsiyon balık, 2-4 adet yumurta, 2 ve daha fazla porsiyon kuru baklagil tüketilmesi önerilmektedir. Bunun yanı sıra vücudun sıvı gereksinimini karşılayacak miktarda, başta hijyenik temiz su olmak üzere, bol yararlı sıvı tüketilmelidir.
Diyetisyen Belgin SAĞIT