Öncelikle sizlere ismini de aldığı mitolojik hikayeden bahsedip ardından narsisizmin ne anlama geldiğini açıklamak istiyorum.
Narkissos çok yakışıklı, birçok kadının peşinden koştuğu bir avcıdır. Bir dağ perisi olan Ekho, Narkissos'a aşık olur ancak Narkissos bu aşka karşılık vermez. Kara sevdaya düşen Ekho bu durum karşısında çok üzülür, yatağa düşer ve ölür. Aşkından eriyip giden Ekho'nun kemikleri dağlara çarpar. Ondan geriye sadece yankı dediğimiz sesi kalır. Bir gün avdan sonra çok susayan Narkissos nehir kenarına gider ve su içmek için eğildiğinde suda yansımasını görür. Kendine aşık olmuştur, daha önce kimseye hissetmediği duyguları bu yansımaya hissetmiştir. Gözlerini sudaki yansımadan alamaz, yerinden kalkamaz olmuştur. Burada kendini izleyerek ömrünü tüketmiştir.
Bir başka rivayete göre ise bir kahin Narkissos'a yüzünü görmediği müddetçe hayatta kalabileceğini, uzun ve mutlu bir hayat süreceği kehanetinde bulunmuştur. Bir gün avdan sonra çok susayan Narkissos su içmeye eğildiğinde kendine aşık olur. Hatta bu yansımanın kendisi olduğunun farkına varmaz bir başkası sanmıştır. Her gün nehir kenarına gider bu yansımayı izlemektedir. Bir gün bu yüze dokunmak için eğilmiş ve suya düşerek boğulmuştur. Suda kaybolan bedeni bir çiçeğe dönüşmüştür.
Kendini sevme anlamına gelen narsisizm bireyin imgesel olarak kendine duyduğu hayranlıktır. Freud bireyi hayatta kalmaya motive eden arzuyu birincil narsisizm olarak tanımlamıştır. Libidonun, benliğin dışındaki objelere çekildiğinde oluşan patolojik durumu ikincil narsisizm olarak adlandırmıştır.
Normal Narsisizm
Normal narsisizm kişinin kendine verdiği değer ve özgüvenin hiçbir kuşku duyulmaksızın olabildiğince yüksekte bulunması ve başkaları tarafından gelen eleştiri ya da olumlu/olumsuz etkilerin kişinin özgüvenini olumsuz yönde etkileme gücünün en aza indirildiği durumdur. Kişi çevresindeki bireylerin onla ilgili görüş ve düşünceleriyle beslenmek yerine kendisiyle ilgili olan görüş ve düşüncelerine odaklanır.
Patolojik Narsisizm
Bu bireyler kendinden tamamen emin ve başkalarının düşüncelerini önemsemez bir tavırla davranmalarına rağmen içsel süreçte tamamen başkalarının düşünceleriyle beslenmeye açık bireylerdir. Bu durum da bireylerin dış görünüşlerindeki abartılı tavırlarının aksine içsel süreçte kendilerine güvenmeyen bireyler olduklarının göstergesidir. Patolojik narsisizmdeki en önemli nokta bireyin dıştan gelen yorumlara muhtaç olmasıdır. Narsistik kişilik bozukluğu 1980 yılında APA tarafından DSM-III'te şu şekilde ele alınmıştır: Grandiyöz (görkemli, gösterişli), eşi benzeri olmama duygusu yaşantılama; başarı, güç, zeka, güzellik gibi kavramlara sınırsız bir biçimde sahip olduğuna inanma veya ideal aşk düşlemini kurmak. Herhangi bir sorumluluk almadan ayrıcalık ve hak talebi içerisinde olmak, empatiye olabildiğince az hatta hiç sahip olamamak olarak ele alınmıştır. Yapılan son güncellemelere göre DSM-IV'e göre birine narsist kişilik bozukluğu tanısı konabilmesi için aşağıdaki semptomlardan en az beşinin var olması gerekir.
Sınırsız başarı, güç, zeka, güzellik üzerine kafa yorma.
Kendisinin çok önemli olduğu duygusunu taşıma, başarılarını ve yeteneklerini abartma, yeterli bir başarı göstermeksizin üstün biri olarak bilinmeyi bekleme.
Özel ve eşi bulunmaz biri olduğuna ve ancak özel ya da toplumsal durumu üstün kişilerin kendisini anlayabileceğine ya da ancak onlarla arkadaşlık etmesi gerektiğine inanma.
Çoğu zaman başkalarını kıskanma ya da başkalarının kendisini kıskandığına inanma.
Kişiler arası ilişkileri kendi çıkarları için kullanma ve kendi amaçlarına ulaşmak için başkalarının zayıflıklarını kullanma.
Çok beğenilmek isteme.
Hak kazandığı duygusu taşıma. Kendisinin, özellikle kayırılacak olduğu bir tedavi biçiminin uygulanacağı beklentisi içinde olma ya da bu beklentilerine göre uyum gösterme.
Küstah, kendini beğenmiş davranış ya da tutumlar sergileme; eleştirilere karşı öfke, utanç veya küçük düşme tepkisinde bulunma.
Empati yapamama. Başkalarının duygularını tanıyıp, tanımlama ve ihtiyaçlarının farkına varıp, bu ihtiyaçların giderilmesi konusunda isteksiz olma.
Başkalarına uygulanan kuralları kendi için geçerli görmeme.
Konumuna saygı göstermeyen insanların cezalandırılması gerektiğine inanma. Olarak ele alınmıştır.
Bazı kişilerde narsistik yapı hemen fark edilemeyebilir. Mütevazi ve kibar görünmeye çalışabilir, övgü sevmeyebilirler. Ancak yakından bakıldığında büyüklenmecilik olduğu görülebilir. Örneğin işinde başarısız olan biri şu şekilde yorum yapabilir: Bu konumda çalışıp çalışmamak benim için önemli değil, onlar beni kaybettiler.
Narsist Kişilik Neden Oluşur?
Kişilik bozukluğu gelişiminde 0-6 yaş çok önemlidir. Narsist kişilik bozukluğunun temelinde erken çocukluk dönemindeki anne babanın yeterli eşduyum göstermemeleri; çocuğun uygun anne babalık ortamında gerçek dünyanın düş kırıklıkları ile yeterince karşılaşamaması yatmaktadır. Anne babanın, çocuğun özelliklerini aşırı yüceltmeleri ve vurgulamaları ile sürekli beslenen çocuk, gereksizce büyüklenen özbenlik duygusu geliştirir. O, aile için en uslu, en zeki, en iyisi olmalıdır.
Narsist kişiler terapiye zor gelirler. Çünkü onlar için terapiye gelmek zayıflık göstergesidir. Yaşadıkları problemlerin kendisinden ve psikolojik kaynaklı olduğunu düşünmezler. Terapist ideal kişi olabileceği gibi, öfke duyulan kişiler de olabilir. Terapi süresi değişken olmakla birlikte alanlarında uzman kişilere başvurulmalıdır.
Farkındalığın farkında olduğunuz günler dilerim.
Damla Nur Durmuş