Okul öncesi veya okul dönemi çocuklarımızdan kimi zaman; "Dediğimi yaptıramıyorum." veya "Yapmaması gerekenleri yapıyor." şeklinde yakınabiliriz. Onlar bunları yaparken ne düşünüyoruz? Onları bu davranışları yapmaya iten sizce ne olabilir biraz bunun cevabını arayalım.
Bailey ve Wolery'e göre; yapılan bir davranış ile çocuk diğer arkadaşlarını öğrenmeden alıkoyuyorsa, çocuk kendisine, ailesine ve diğer yetişkinlere zarar veriyor veya çocuğun iletişim ve etkileşiminde sorun yaşanıyorsa çocuğun yaptığı davranış sorunlu davranıştır. Çocuk öz kontrol yapamaması sebebiyle bu sorunlu davranışları yapıyor olabilir. Buradan hareketle, erken dönemden bu yana çocuğun öz kontrol yapamamasının sebebini oluşturabilecek bazı faktörlere bakacağız.
Mizaç: Daha önce öz denetim olarak içinde bahsettiğim "Mizaç" konulu bir yazım var. Orada öz kontrolün hem mizaç hem de aile tutumları faktörleri hakkında yazmıştım. Önceki yazımı okuyarak daha geniş bilgi edinebilirsiniz. Bebeklikte gösterilen kişisel özelliklere mizaç deniyor olup bu özellikler doğuştan gelmektedir. Aile ise çocuğunun mizacına göre davranmayı öğrendiği takdirde bazı kuralları ve davranışları çocuğa öğretebilmek sanılandan daha kolay hale gelecektir.
Duyguların Düzenlenmesi: Bu noktada önemli olan çocuğun güçlü olumsuz duygularını kontrol edebilmesidir. Sıra beklemek, ihtiyaçları olduğunda dile getirmek, oyunlarda yenilen taraf olmak... gibi davranışlarını normal bir şekilde yapabilmek önemlidir. Bu sebeple erken dönemde çocuklar için bu gibi durumları onlara deneyim olarak kazandırmak mümkündür. Aileler olumsuz bir durum oluştuğunda çocuğun duyguları hakkında konuşmalıdırlar. Onların duygularını isimlendirmeli ve o an için ne gerekiyorsa o söylenmelidir. Yine çocuklarda sık görülen öfke nöbetleri de bu şekilde anlatıp konuşulmalı, öfkenin sebeplerinden ve o anki yaşadığının öfke olduğundan bahsedilmelidir. Bu sebeple ev içinde çocuklara sınır koyulmalı öfkeli bile olsa bazı davranışları yapamayacağı kendilerine anlatılmalıdır.
Benlik Kontrolü: Benlik kontrolü küçük yaşlarda yemeğini kendi yeme, tuvalete gitme... şeklinde ortaya çıkmaya başlamaktadır. Bu gibi durumlar sayesinde çocuk kendini daha özgür hissetmekte ve bazı şeyleri kendi yapmak ve keşfetmek istemektedir. Bu gibi durumlarda aile uygun olan faaliyetlere izin vermeli ve ne çok fazla kısıtlayıcı ne de çok fazla izin verici olunmalıdır. Örneğin yaşı geldiğinde aile çocuğa ayakkabılarını kendisi bağlaması, masadaki tabağını kendisi kaldırması için izin vermelidir.
Değer Yargıları: Çocuk kendisi ya da çevresi için olumlu veya olumsuz olabilecek davranışları başlangıçta yine ailesinden öğrenmektedir. Bu sebeple küçük yaşlardan itibaren kurallarının olması ve evde bu kurallara göre hareket etmek ilerleyen zamanlar için kolaylık sağlamaktadır. Bu dönemlerde çocukların kurallara uymama, sorun çıkarma gibi durumlarının olması normaldir fakat üstte de bahsettiğim gibi yeterli sınırlar koymak sorun çıkarma gibi durumları aza indirebilmektedir.
Benlik Saygısı: Çocuğun kendi olma, yapabilir olma durumuna saygı göstermesidir. Çocuk iyiyi kötüyü, kendisine verilen sevgiyi saygıyı yine bu yıllar başında öğrenmektedir. Bu sebeple sınırlar koymanın yanında; çocuk yapması gerekenleri yaptığında ailesi hoşlarına gittiğini dile getirmesi, çocuğa sıcak-destekleyici bir ortam sunulması, çocuğun fikirlerini can kulağıyla dinlemek, çocukların utandırılmaması gibi davranışlar çocuğun benlik saygısını arttıracaktır.
Kardeşler ve Çocuk: Çocuğun kardeşinin olması iletişim açısından çocuğu yüksek derecede geliştirebilmektedir. Bu sebeple çocukların kardeşleri ile iletişimine izin verilmeli, kavga çıktığında onları hemen ayırmadan önce birbirlerine zaman tanıyıp çözüme kavuşturmaları için desteklenmelidir. Bu sayede paylaşmak, uzlaşmak gibi davranışları erken yaşta öğrenecektir.
Disiplin: Ceza ile karıştırılan büyük bir kavram karmaşası var ortada. Disiplin, çocuğa doğru davranışları öğretirken kullanılan sistemin tamamına denirken; ceza ise bu sistemin içinde sadece bir yoldur. Çocuk ceza vermeden de disipline edilebilir hatta fiziksel şiddet gibi kullanılmaması gereken yöntemlerden daha kalıcı davranışlar da öğretmektedir. Bir çocuk disipline edilirken ceza olarak ona fazladan yapmasını sevmediği şeyler verilebileceği gibi(fazladan etkinlik yapmak, çöpü onun döküp gelmesi...), ortamdan onun sevdiği şeyleri çıkarmak(dondurma yememek, TV az izlemek, bilgisayar oynamamak...) da disipline etmek adına uygun bir yoldur. Bu sebeple disipline etmek adına fiziksel şiddet gibi yollara başvurmak doğru değildir bunun yanında çocuklara psikolojik açıdan büyük zararlar vermektedir. Fiziksel şiddet görmüş çocuklar yetişkinlikte de diğer insanlarla iletişim noktasında büyük zorluklar çekmektedir.
Özetle çocuğa öz kontrol kazandırırken onunla kurulan iletişime ve koyulan sınırlara dikkat edilmeli, çocuğa verilen görev ve koyulan kuralların gelişimine uygun olunduğundan emin olunmalıdır. Ortaya çıkan durumların ve sonrasında hissedilen duyguların kendilerine tek tek anlatıldığı, kendisinin de fikirlerinin alınıp dinlenildiği bir ortamda büyüyen çocuğun ilerleyen yıllarda daha sağlıklı iletişim kurduğu çalışmalarla kanıtlanmıştır.
KAYNAKÇA:
Özmert N. E., (2006) Erken çocukluk gelişiminin desteklenmesi- III aile, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi, 49, (257-273)