Kekemelik, konuşma esnasında ses, hece ve sözcüklerde istemsiz görülen tekrarlar, duraklamalar veya uzatmalarla kendini gösteren, akıcılık ile ilgili bir bozukluktur.
Kekemeliğin oluş nedeni tam olarak bilinememektedir. Psikolojik kökenli olabildiği gibi genetik faktörlerin de etkili olduğu düşünülmektedir. Adler'e göre ise kekemelerin genel olarak ilk çocukluklarından beri toplumsal uyumlarının yetersizdir. Kekeme bozukluğu bulunan çocukların kendileri dışındaki etkinliklere katılma isteği duymadıklarını herhangi bir sosyal aktivitenin onlar için değersiz olduğunu savunur. Kekemeler de karşıt iki eğilime rastlanılır: Yalnızlığı aramak, başkalarının arasına karışmak.
Son araştırmalara göre ise beynin iki yarısının da konuşma için gereken motor aktivitelerle kontrolünün yeterince sağlanamaması nedeniyle oluşabileceği bildirilmiştir. Kekemelik, çocuklarda aşırı baskı gördüğünde ve eleştirildiğinde, aşağılandığında, travmatik yaşantılarda (ölüm, boşanma, deprem, kaza, şiddet) gibi düzgün konuşması konusunda baskılandığında ortaya çıkabilmektedir. Tüm bunlara ek olarak beyin travması yaşayan bireylerde de kekemelik görülebilir. Ancak bu nörolojik kökenli kekemelik gelişimsel kekemelikten farklı olarak travma sonrası ortaya çıkmasıdır.
Belirtileri
Erken çocukluk döneminde, sıklıkla 2 yaşından sonra ortaya çıkan bir konuşma bozukluğudur. 2-5 yaş arasındaki çocuklarda gelişim döneminden kaynaklı geçici kekeleme görülebilir. En sık küçük çocuklarda, ergenlerde ve yetişkinlerde görülmektedir. Yaş arttıkça görülme oranı azalmaktadır. Erkeklerde daha sıklıkla rastlanmaktadır. Kekemeliğin şiddeti yaşantılara göre değişebilir. Hatta bu duruma eşlik eden motor hareketler de görülebilir. Bunlar basit göz kırpmaları, yüzde kasılmalar, kaş-göz oynatmaları, ayak vurmaları, bedende istenmeyen jestler olarak görülmektedir.
Kekemelik incelenirken iki döneme ayrılır. Birinci dönem ve ikinci dönem kekemeliği olarak incelenir. Birinci dönemde çocuk bu durumdan habersizdir, farkında değildir ama çevresi çocuğun konuşmasında duraklama, yineleme, tutulma, uzatma gibi belirtiler fark edilir. İkinci dönemdeyse çocuk artık farkındadır. İlk döneme ait belirtilere ek başka motor hareketlerle birlikte konuşma dikkat çeken bir hal almıştır.
Tedavi
Ne kadar erken başlanırsa o kadar etkili bir tedavi olacaktır. Ağırlık derecesine ve bireye göre değişiklik göstermektedir. Genel olarak yaklaşım kekemeliği yaratan, sürdüren etkilerin ortadan kaldırılması ya da azaltılması yönündedir. Kekemeliğin tedavisi diğer konuşma bozukluklarına göre daha uzun sürer. Sürece ailede dahil edilmelidir. Konuşma terapisi kullanılan yöntemlerden biridir. Kekeme olan çocuklar konuşurken yanlış nefes alıp vermektedirler, bu nedenle öncelikle nefes alıp, sesleri ve sözcükleri nefesle birlikte dışarı doğru itmek öğretilir. Nefes alma ve ses uyumuna göre hece egzersizi yapılır, belli bir ritmle ve hece hece konuşma egzersizleri yapılır. Oyunlaştırılarak yapıldığı takdirde çocuklar için daha eğlenceli olacaktır.
Ailenin ve çevrenin tutumu oldukça önemlidir. Eğer aile aşırı titiz ve kuralcı bir tutuma sahipse bu çocukta bu sorunun ilerlemesine sebep olur. Ailenin çocuğunu baskılamaması, ona cesaret vermesi, olumlu özelliklerini dile getirmesi daha faydalıdır. Doktoruyla ve öğretmeniyle bir işbirliği içerisinde süreci yönetmelidir. Çocuğa konuşmasında iyi bir model olmalı, aksi durumlarda bu konuşma bozukluğu akademik başarısını ve sosyal ilişkilerini olumsuz biçimde etkileyebilir.