Psikolog Seda Nur BİLİCİ
Ebeveyn olmak hiçbir yeniliğin hissettiremeyeceği bir başlangıçtır. Çocuk doğduğunda umudun, hayallerin, iyi niyetlerimizin denizinde yepyeni bir meşale yanar. Fakat çoğu ebeveyn çok geçmeden bu denizde dalgaların da eksik olmayacağını öğrenir. Bu sadece uykusuzluk ya da yeni sorumlulukların yüklenilmesiyle alakalı değil duygularda kuvvetli dalgalanmaların yaşanmasıyla da ilgilidir.
Her insan korku, öfke, karışıklık, can sıkıntısı gibi durumları erken yaşantısında deneyimler ve bu yaşantılar belirli uyum davranışlarının ve psikolojik savunma mekanizmalarının gelişmesine sebep olur. Erken yaşantılarımızla gelişen uyum ve savunma becerileri kendi çocuklarımızla nasıl bir ilişki ve etkileşim kuracağımızı belirler. Çocuklarımız için yapabileceğimiz en iyi şey kendi hikayemizi anlamaktır.
Çoğu kimse kötü anıları halının altına süpürmeyi, rahatsız edici yaşantıları unutmayı ve gün yüzüne çıkarmamayı güvenilir bir yöntem olarak görüyor. Fakat bu kötü anıların bireyi etkilememesi için doğru bir yöntem değil. Araştırmacı Dr. Mary Main ve arkadaşlarının yaptığı araştırmalar; aslında geçmişte başımızdan geçenlerin değil bu yaşantıların bizim için ne anlam ifade ettiğinin önemli olduğunu söyler. Geçmişle ilgili tutarlı anılar kurmuş olmak sosyoekonomik durumlardan, travmadan, aile kültüründen ve çevre şartlarından daha önemlidir.
Geçmiş anılar hakkında tutarlı bir hikaye oluşturmaya yardımcı olmak için Dr. Main, yetişkin bağlanma anketi geliştirdi. Kişinin kendi tutarlı hikayesini doğum yapmadan fark etmesi, %70 oranında kendi çocuğuyla doğru bir bağlanma stratejisi geliştirebileceğini öngörmektedir. Kendi çocukluğumuzu anlayamadığımız zaman çocuklarımızla aramızda güvensiz bir bağlanma stili geliştirme ihtimali yükselir. Bunun nedeni, çözümlenmemiş travmaların ve rahatsız edici anıların duygusal yaşantımızı etkilemesi ve stresli bir yaşantının sık sık geçmiş kötü yaşantıları hatırlamak konusunda tetikleyici faktör olmasıdır.
Geçmiş anılar hakkında tutarlı bir hikaye oluşturmaya yardımcı olmak için Dr. Main, yetişkin bağlanma anketi geliştirdi. Kişinin kendi tutarlı hikayesini doğum yapmadan fark etmesi, %70 oranında kendi çocuğuyla doğru bir bağlanma stratejisi geliştirebileceğini öngörmektedir. Kendi çocukluğumuzu anlayamadığımız zaman çocuklarımızla aramızda güvensiz bir bağlanma stili geliştirme ihtimali yükselir. Bunun nedeni, çözümlenmemiş travmaların ve rahatsız edici anıların duygusal yaşantımızı etkilemesi ve stresli bir yaşantının sık sık geçmiş kötü yaşantıları hatırlamak konusunda tetikleyici faktör olmasıdır.iliriz. Anlatılan bir vakada annelerden biri ısrarla kızı her ağladığında biberonla beslemeye çalışırdı. Fakat yürümeye başlayan çocuğun biberonu yere attığını ve destek alarak yürümek istediğini anlayamıyordu. Sonunda, kadın annesinin kendisini acıktığı halde beslemeden uyutmaya çalıştığı anılarını hatırladı. Kendisine yapılan ihmali kızında telafi etmeye çalışıyordu. Bu bağlantıyı kurduğunda kızıyla ilgilenmek konusunda daha sakin ve kendini daha iyi tanıyan bir hale geldi.
Bizi şekillendiren küçük veya büyük travmaları çözersek tetiklendiklerinde hayatımızı kötü yönde etkilemesine engel olabilir ve daha sağlıklı davranabiliriz. Acılı ve rahatsız edici anıları fark etmek zorlayıcı bir süreç bile olsa, şimdiki yaşantımızı kötü etkileyen duygu kalıntılarının azalmasına yardımcı olur. Geleceği tanımak için geçmişi incelemek her ebeveyn için sağlıklı bir tavsiyedir. Geçmişin kısıtlamalarından kurtulmak gerçekte olmak istediğimiz kişi ve ebeveyn olmamızı sağlar. Ayrıca çocuklarımızın güvenli bağlanma oluşturmasına ve daha uyumlu, farkındalık sahibi birey olmasına yardım eder. Bu makale Psychology Today adlı sitedeki makaleden faydalanarak oluşturulmuştur.