Kaygı yaşamın normal bir parçasıdır. Herkes günlük yaşam içinde değişik konularla ilgili kaygı duyabilir. Aslında kaygı, bir ölçüde bizim günlük sorunlarla baş edebilmemiz için hazırlıklı olmamızı, bir tehlike durumunda da hızlı karar verip kurtulmamızı sağlar.
Eğer kaygı, günlük hayatı etkilemeye başlarsa ve işlevselliği bozuyorsa bu durum bir sorun ya da hastalık olarak nitelendirilebilinir.
Kaygı bozukluğu çocuklarda % 4-18 arasında görüldüğü ve cinsiyetler arası farkın olmadığı yapılan araştırmalarda elde edilen sonuçlardır. Belirsizlik en temel nedenlerindendir. Çocukların boşanma süreci ve sonrasında yaşadıkları, ani çevre değişiklikleri, taşınma, okula başlama, kardeş doğumu, kaza ve doğal afetler gibi faktörler kaygı bozukluğunun etkenleridir.
Daha çok bebeklikte olmak üzere çocuklukta da görülen ayrılma kaygısı bozukluğunun genel olarak tanımı bağlanılan kişi ya da nesneden ayrılmayla ilgili sürekli aşırı derecede korku ve kaygı hissedilmesidir.
Ayrılma Kaygısı Bozukluğu Belirtileri
1. Kişinin ya da bağlandığı insanlardan ayrılmasıyla ilgili, gelişimsel olarak uygunsuz ve aşırın kaygının olması. Örneğin, evden ayrılma, anne veya babadan ayrılamama gibi.
2. Bağlandığı kişileri yitireceği ya da başlarına bir şey geleceği korkusunu aşırı hissetmek.
3. Kötü bir olayın, bağlandığı kişiden ayrılmasına yol açacağına ilişkin sürekli ve aşırı kaygı içinde olmak.
4. Ayrılma korkusundan ötürü sürekli olarak başka bir yere gitmeme isteği. Örneğin çocuklarda yaygın görülen okula gitmeme isteği gibi.
5. Tek başına olma konusunda korku duyma.
6. Bağlandığı kişinin yakınında olmadan ya da evin dışında uyuyamama yahut uyumayı reddetme.
7. Ayrılma konusunda sürekli kabus görmek.
8. Bağlanılan kişilerden ayrılma gibi durumlarda fiziksel semptomlar göstermek. Baş ve karın ağrıları, bulantı ya da kusma gibi.
Eğer bu belirtilerden en az 3 tanesinin belirli biçimde görülmesi halinde ayrılma kaygısı bozukluğuna neden olabileceği söylenebilir. Bu konuda uzmanlara başvurulması önerilir.
Ayrılma kaygısı bozukluğu en az 4 hafta sürer. Başlangıcı 18 yaş öncesidir. 18 aylıktan 3 yaş arası önemli bir süreçtir.
Nedenleri
Daha çok genetik ve aileseldir. Her ne kadar genetik olduğu düşünülse de yeni okula başlama sürecinde görülme olasılığı yüksektir. Ayrılma kaygısı bozukluğu olan çocuklarda okul korkusu görülür. Bu korkunun temelinde anneden ayrılma korkusu mevcuttur. Okul korkusu anasınıfı ve ilkokul çocuklarında % 5, ortaokul çocuklarında ise % 2 oranında görüldüğü ve bu çocukların büyük bir kısmında bu bozukluğun tanısı olduğu bilinmektedir.
Tedavi
Sadece ilaç tedavisi yeterli değildir. Anne baba eğitimi ve aile terapileri ile birlikte ilaç tedavisi uygulandığı takdirde önemli sonuçlar elde edilmektedir. Aile eğitimi yapılması gereken ilk adımdır. Ebeveynlerin hatalı tutum ve davranışlarının düzeltilmesi gereklidir. Aile terapilerinde ise, çocuğun ihtiyaçlarını ve bağımsız davranış isteğini anlamaları için cesaretlendirilmeleri konusunda yoğunlaşılmaktadır. Bireysel psikoterapide ise, ayrılık, özerklik, kendilik algısı ve yaşa uygun bağımsız davranışlar üzerine odaklanılmaktadır.