Yaşam kalitemizi etkileyen ''erteleme'' davranışı, ne ''yarına bırakmak'' tabiri gibi çok basit, ne de ''tembellik'' olarak adlandıracağımız suçlayıcı bir kavram değildir. Ertelemek, Dr. Tim Pychyl'in araştırmalarına göre bir zaman yönetimi sorunu değil, duygu yönetimi sorunudur. Yani kötü ruh halinden kaynaklanır. Bu yüzden kendimizi tembel olarak tanımlamamıza gerek yok. Yine de erteleme davranışı, sağlam adımlar atmamızın, hedeflerimize sağlıklı bir şekilde ulaşmamızın önündeki en büyük engellerden biridir. Peki nedir bu erteleme davranışının altında yatan sebepler?
Erteleme sonucu ortaya çıkan tek seferlik dopamin salgılanması ve hazzın, uzun vadede elde edilen hazza tercih edilmesi
Erteledikçe daha da çoğalan stres ve kaygı
Öz güven eksikliği
Hedefe yönelik inanç eksikliği
Baskı altında hissetmek
Başaramama korkusu
Yetersiz hissetmek gibi pek çok sebep sayabiliriz.
İlk adımı ''farkında'' olarak atmalıyız yani duygularımızın zincirlerini elimize almalı ve yönetmeliyiz. Çünkü elimizdebir bardak su tutarken bile ilk başta gayet hafif ve zahmetsiz gibi görünse de saatler geçtikçe bardağı taşıyamayız ve yükümüz ağırlaşmaya başlar. Aynı şey ertelemenin doğurduğu sonuçlar için de geçerlidir. Yükümüz daha fazla ağırlaşmadan ondan kurtulmamız gerekiyor. Çünkü biz ertelemekle zaman kaybederken hayat akıp gidiyor.
Bu davranışı minimize etmenin yollarına gelin hep birlikte bakalım.
İlk adımı ''farkında'' olarak atmalıyız yani duygularımızın zincirlerini elimize almalı ve yönetmeliyiz. Çünkü elimizde bir bardak su tutarken bile ilk başta gayet hafif ve zahmetsiz gibi görünse de saatler geçtikçe bardağı taşıyamayız ve yükümüz ağırlaşmaya başlar. Aynı şey ertelemenin doğurduğu sonuçlar için de geçerlidir. Yükümüz daha fazla ağırlaşmadan ondan kurtulmamız gerekiyor. Çünkü biz ertelemekle zaman kaybederken hayat akıp gidiyor.
Motivasyonu dışarıda arayarak, dışsal motivasyonlara adapte olmayalım ve içsel motivasyonumuzu yaratalım. Böylece daha kalıcı hedeflerimiz olacaktır.
Varış noktasına değil de yola ve yolculuğa odaklanalım.
Bugün yapabilecek gücümüzün olduğu işleri yarına ertelemeyelim ve ''pazartesi başlarım'' demek yerine şimdi hemen içimizdeki o istek ışığı yanmışken kalkıp yapalım. Yani motivasyonun gelmesini beklemek yerine onu açık bir şekilde çağıralım. Ufacık bir adım atmış olsak dahi başlamanın verdiği haz ve rahatlık, ertelemenin verdiği haz ve rahatlıktan kat kat fazla ve kalıcı olacaktır.
Hayatın çok kısa olduğunun, zamanın nasıl hızlı akıp gittiğinin farkında olalım ve her günümüzü son günümüzmüş gibi kaliteli yaşamaya özen gösterelim. (Kaliteli yaşamak derken bir çiçeği koklamak bile olabilir bu).
Kişisel gelişimizi ve alışkanlıklarımızı gözden geçirelim. Sosyal medya bu konuda kilit noktası unutmayalım.
Ertelediğimiz için kendimizi suçlamayalım, affedelim. Ruminasyon yaratmak yerine kendimize şefkat gösterebilir ve öz şefkatle ilgili minik araştırmalar yapabiliriz.
Ertelediğimiz tüm işleri bir anda yapmak yerine parçalara bölelim. Örneğin bir makale yazacaksak giriş kısmını yazmak bizi gelişme ve sonuca karşı motive edecektir.
Sınava hazırlanıyorsak, birden tüm hayatımızı sınava odaklayıp odamıza kapanıp ders çalışmak yerine, adım adım ilerlemeliyiz. Çünkü yoğun olarak başladığımız çoğu şeyden çok çabuk sıkılabiliyoruz.
Dikkatimizi dağıtan şeylerden uzak duralım ve içimizden 10'a kadar sayalım. Bu tekrar dikkatimizi yoğunlaştırmamızı ve beynimizin kaçma davranışına sebep olmasını engelleyecektir.
En önemli maddelerden biri, hırs ve azimi birbirine karıştırmamamız. Çok fazla hırs yapmak en çok bize zarar verecektir çünkü.
Öz güven, kaygı ve endişe duygularımız için bir uzmandan yardım alabiliriz.
Uzun uzun yapılacaklar listesi oluşturmak yerine daha kısa ve önemli yapılacaklar listesi oluşturabiliriz.
Alexander Rozental'in araştırmalarına göre; tüm bunların aksine, ertelemekte herhangi bir sıkıntı görmeyen ve bir ödevi son güne bırakmanın onları daha fazla motive ettiğine, böylece daha iyi odaklanabildiklerine inanan insanlar da vardır. Ancak bu durum bizi sanıldığı gibi verimli bir sonuca götürmüyor. Hayatımızın ve benliğimizin bize sunduğu potansiyeli şimdi gerçekleştirmeliyiz.
Son olarak, erteleme davranışı depresyon ile karıştırılmamalıdır. Kronikleşmiş erteleme her ne kadar depresyona sebep olsa da bunun ayrımı için ve ertelemenin doğurabileceği diğer psikolojik ve fizyolojik hasarlar için muhakkak bir uzmandan destek almalıyız.
Psikolog Selin Öztoprak