İrem Çavdar
Kitabın Adı : Hakkaride Bir Mevsim
Yazarı : Ferit Edgü
İlk basımı : 1977 ada yayınları
Sayfa sayısı : 250
Arka kapak yazısı : ''O'yu'' (Hakkari'de Bir Mevsim) Sadece gerçekçi bir roman olarak saymak yetmez, gerçeğin inanılmaz bir düşe dönüştüğü şaşırtıcı bir öyküdür bu. Ferit Edgü'nün gerçek bir yaşamı, bir roman yaşamına çevirmesindeki beceriye hayran oldum. Çünkü ''O'' gözlem gücünü anlatı ustalığından alıyor.''
Melih Cevdet Anday
Ferit Edgü'nün bir dönem başından geçenleri konu aldığı romanıdır. İlk İsmi ''O'' olmasına rağmen sonrasında sinemaya uyarlanan 83 yapımı filmde adı değiştiriliyor ve Hakkari'de Bir Mevsim oluyor. Film 33. Berlin film festivalinde ve 2. Akdeniz film festivalinde 1984 yılında olmak üzere 2 ayrı ödüle layık görülüyor. Filmi Merak edenler için linki yazının sonuna ekleyeceğim.
Kitaptan bahsedecek olursak şiirimsi bir dili olması okuru yormadan kitabın kolayca akıp gitmesini sağlıyor. Okurken edebi bir haz da bırakıyor dimağlarda. Olay örgüsünün merak uyandırması sebebiyle de okudukça okuyası geliyor insanın öyle güçlü bir anlatımı var. sözün burasında konusundan bahsetmeden olmaz. gemi kaptanıyken bir kaza sonucu kendisini Hakkari’nin engin dağlarında bulan kahramanımızın geçmiş ,gelecek ve şimdi arasında yaşadığı benlik yolculuğu anlatılıyor. Bu yönüyle psikolojik ögeleri de içerisinde barındırıyor. kaza sebebiyle geçmişine dair her şeyi unutması ve hiç bilmediği bir yerde verdiği yaşam mücadelesi doğu kültürü, coğrafya gerçekleri ekseninde işleniyor. Okurken Hakkari’ye ve oradaki yaşama dair okuru da hayat şartları ve gerçeklerle yüz yüze getiriyor. bu çerçevede en çok dikkatimi çeken nokta çocukların salgın hastalıklardan birbiri ardı sıra ölmesi ve kar sebebiyle yollar kapandığını bahane ederek köye doktor gelmemesiydi. herkes her şeyin farkındaydı ama kimse bir şey yapmıyordu. öğrenilmiş çaresizliğin toplumsal travmasını okuyorduk. kardeşi hasta olduğu için kaptandan yardım istemeye gelen çocuğa ilaç vermeye yeltendiğinde yine aynı çocuğun “portakal ver kardeşim hiç portakal yememiştir” demesi çaresizliğin boyutunu gözler önüne seriyor. Okur da yazarla birlikte Hakkari’de yaşıyor o çaresizliği adeta yüreğinde hissediyor. gerek şiirsel anlatımı gerekse yerinde kullanılan ültimatomlarıyla okurun yüreğine dokunmayı başarıyor Ferit Edgü. Bununla birlikte “zeka çevreye uyum yapma yeteneğidir” diyen Piageti de haksız çıkartmamış Edgü. bir zamanların kaptanı engin denizler gibi dağlarla da dost oluyor ve o yaşamın şartlarına öyle bir alışıyor ki gitme zamanı geldiğinde ona gidebilirsiniz denildiğinde “nereye giderim?” diyor. daha önce hiç öğretmenlik yapmamasına rağmen oradaki çocuklara okuma yazma, hayat bilgisi ve matematik dersleri verdikten sonra yaptığı konuşma hayatın gerçeklerini su yüzüne çıkartırken içimizi de ısıtıyor. son olarak o konuşmayı da buraya bırakmak istiyorum; “ben gidiyorum, zamanım doldu, bir daha karşılaşır mıyız bilemem. Size burada kaldığım süre içinde bir çok şey öğrettim. Bir çok şey öğrendiniz, örneğin dünyanın nasıl döndüğün , uçakların nasıl uçtuğunu, gemilerin nasıl yüzdüğünü, insanların türeyişini.... ama şimdi sizden gider ayak bir şey isteyeceğim. Bütün öğrettiklerimi unutun, dünya dönüyor evet belki ama burada bu dağ başında dönmemesini ummak daha doğrudur. Size hayat bilgisi dersleri verdim ama siz hayatın gerçek bilgisini burada bu dağ başındaki köyünüzde sonra uzak kentlerdeki askerliğinizde mahpusluklarınızda öğreneceksiniz. Unutmayın ki kitapların yazdığı her zaman doğru değildir. Benim için doğru olan sizin için doğru değildir benim için gerçek olan sizin için gerçek değildir.... Burada yaşayacak olan sizlersiniz, sizler karın üstünde yalınayak yürüyüp ölmeyenlerdensiniz..”
Meraklısına film linki : https://www.youtube.com/watch?v=LkRMvMBUGYg