Kanser nedir?
Hücreler yaşam boyu sürekli yenilenir. Ömrünü dolduran hücreler vücuttan atılırlarken yerlerine yenileri gelir. Bu olay genlerin kontrolü altındadır. Bazı genler hücrelerin bölünüp çoğalmasını sağlarken, bazıları da aşırı hücre üremesini önlerler. Çevresel faktörlerin ve birçok nedenden dolayı, hücre DNA’sında ve genlerde oluşturduğu değişiklikler neticesinde kontrolsüz olarak bölünmeye başlarlar ve normalde olmayan bir oluşum meydana getirirler. Bu oluşum dokulara ve organlara yayılım gösterebilir. Bu anormal hücrelerin kontrolsüz büyüme ve yayılma özelliğine sahip olması ile hastalığa kanser adı verilir.Kanser hastalığının ortaya çıkabilmesi için yalnızca kontrolsüz çoğalma yeterli değildir. Kanser hücresi kendi çoğalma sinyallerini kendisi oluşturur, büyümeyi baskılayan sinyallere karşı duyarsızdır,sınırsız çoğalma potansiyeli vardır, apoptozisten kaçar, doku invazyonu ve metastaz yapar, kendisine yeni damar oluşturur. Hücrenin invazyon ve metastaz gibi diğer malign özellikleri de kazanması gerekmektedir Bu mutajenik etkilerin çoğu hücrenin mutasyonlara karşı hassas olduğu hücre siklusu esnasında gerçekleşir. Hücre siklusu kontrol noktalarında değişimler kanser oluşumuna neden olabilir. Bu olayların tümüne karsinogenez denir.
Kanser ile beslenmenin ilişkisini
Beslenme faktörlerinin akciğer, özofagus, mide, pankreas ve kolorektal kanserlerinin etiyolojisinde rol oynadığı bilinmektedir. Genel olarak, meyve, sebze ve yüksek miktar da lif içeren yiyeceklerin koruyucu olduğu; buna karşılık, kırmızı ve işlenmiş etin, tuzlanmış ve tütsülenmiş besinlerin kanser riskini arttırdığı bilinmektedir. Riski arttıran diğer faktörler arasın da tütün, alkol tüketimi ve şişmanlık yer almaktadır. Sebze, meyve ve tahıl tüketiminin arttırılmasıyla; yağlı et, doymuş yağ, rafine şeker ve aşırı tuz tüketiminin azaltılmasıyla kanser riskinin azaldığını ileri sürmektedir. Tüm yeni çalışmalar, ideal bir kilo ya sahip olmayı, fizik aktiviteyi ve alkol alımını erkekte gün de 2, kadın da ise 1 kadeh içki olarak sınırlamayı önermektedir. Ayrıca bazı yemek pişirme yöntemlerininde, besinlerde kanser yapıcı maddelerin oluşmasına yol actığı bilinmektedir. Bu yontemlerin başında yağların ısı veya h ava ile okside olması gelmektedir. Yağların oksidasyonu ileperoksid, hidroksiperoksit, epoksid gibi parçalanma ürünleri yanında moleküllerin birleşmesi ile monomer veya polimerler oluşmaktadır. yağların oksidasyon ürünü olan bu maddelerin bir çoğunun kanser yapıcı olduğu bulunmuştur. Tüm kanser ölümlerinin 1/3’ü beslenme ile ilişkilidir.Doğru beslenme, fiziksel aktivite ve uygun kilo ile kanser sıklığı %30-40 azaltılabilir.Sebze meyve ağırlıklı beslenmek kanser sıklığını %20 azaltabilir. Alkol alımını sınırlamak kanser sıklığını %20 azaltabilir Mide ve Kolorektal kanserinden uygun beslenme ile korunmak önemli ölçü de mümkündür.