"Kendi kendimi yiyip bitiriyorum, acı çektiriyorum kendime. Üstelik ne yaptığımın da farkında değilim... Dün de, önceki gün de, ondan önce de hep kendi kendime işkence ettim. İyileşeceğim... ve artık kendime acı çektirmeyeceğim."
Fyodor Dostoyevski
Hayatımın her anında yalnızca ileri gitmek istiyorum. Eksiklikler, hatalar, kayıplar ve en ufak düşüşlere bu yolda yer yok. Kusursuz bir varış noktası arıyorum. Evet, ulaştığım nokta kusursuz olmalı, en iyisi olmalıyım. En iyi olmak, en iyi yerde olmak... Bunlar ne demek? En iyisinin sınırını kim belirliyor ya da gerçekten bunun bir sınırı var mı? Bunlar çok önemsediğim şeyler değil. Zaten bu yüzden, en iyinin sonsuzluğunda zaman zaman kayboluyorum. Ulaştığım hiçbir zirve bana yetmiyor, hep daha yükseği var da ben oraya henüz ulaşamamışım gibi hissediyorum. Sonsuz bir döngü. Vazgeçemem, geri de dönemem ancak bazen o kusursuz varış noktasına ulaşamam diye çok kaygılanıyorum. Her yeni görev, her yeni sorumluluk kaygılanmama sebep oluyor. Bu yüzden zaman zaman yapacağım her işi ertelerken buluyorum kendimi. Ya en iyisi ya da hiç.
"En sevmediğiniz özelliğiniz nedir?" sorusuna verilen cevapların büyük çoğunluğunu "mükemmeliyetçi olmam " cevabı oluşturuyor. Peki en iyisini aramak neden kötü bir özellik olsun ? Sağlıklı bir başarılı olma isteği ile zarar veren mükemmeliyetçiliğin ayrımına değinelim.
Mükemmeliyetçilik, kişinin kendisi için belirlediği hedeflerin çoğu zaman ulaşılamaz ve gerçek dışı olmasıdır. Kişi her görevde kusursuzu arar. Başarısızlığa tahammülü yoktur, kendisine hata yapma izni vermez, en ufak başarısızlık onun için çok büyüktür ve bu durumlarda kendini sürekli yargılar. Başarılarını kutlamaz çünkü kolay kolay kendini başarmış konumunda görmez, her zaman daha iyisi mümkün olacağı için kendini yetersiz hisseder. Başarılarını küçümseme eğilimdedir. Hiç bitmeyen, sonu gelmeyen mükemmellik arayışı...
"Karşıma çıkan her şey yetersiz. Soluduğum her şey yetersiz. Dalgalar, odalar, mekanlar, sevgiler yetersiz. Suların tadı yetersiz. Günlerin uzunluğu yetersiz. Haftaların günleri yetersiz."
Yaşamın Ucuna Yolculuk, Tezer Özlü
Neden mükemmele ulaşmak isteriz ?
Etiketlenme korkusu
Bir işi yapamazsam benim tembel ya da beceriksiz olduğumu düşünürler. Buna izin veremem bu yüzden en iyisi için çabalamalıyım.
Suçluluktan kaçınmak
Mükemmeliyetçi kişiler için potansiyellerini gösterememek suçluluk duygusu yaratır. Kişi, kendine sürekli daha iyisini yapabileceğini, potansiyelinin daha fazla olduğunu hatırlatır. Bu da bir göreve saatlerce çaba göstermesi, bir işi teslim etmeye hiç hazır hissetmemesinin nedenidir.
Kaygı
Mükemmeliyetçi kişiler yeterince iyi olamazlarsa bununla nasıl baş edeceklerine dair endişe yaşarlar. Performans kaygısı bir noktada iyidir, harekete geçirir ancak mükemmeliyetçi kişilerde bu kaygı çok iyi bir iş çıkartsalar bile üst düzeydedir.
Yetiştirilme tarzının, ebeveynlerin çocuklara yaklaşımının mükemmeliyetçilik üzerinde etkileri bulunuyor. Çocuklarına yalnızca istedikleri başarıya ulaştığında sevgi ve ilgi gösteren ebeveynler çocukta "sevilmek için en iyisi olmalıyım" yargısının oluşmasına sebep oluyor. Bunun yerine çocuğun yalnızca başarısını değil çabasını ve isteğini takdir etmek çocuğun sevilmeyi hak etmek için mükemmel olmaya çabalamasının önüne geçecektir.
Stresli koşullarda kendinize ne kadar yükleniyorsunuz? Başarılarınız sizi tatmin ediyor mu? Hatalarınıza ve kendinize karşı ne derecede şefkatlisiniz? Mükemmele ulaşma baskısı sizi ertelemeye itiyor mu?
Her işinizi mükemmel sonuçla noktalamanın sizin için neden bu kadar önemli olduğu ve hedeflerinizin ne kadar gerçekçi, ulaşılabilir olduğu üzerine düşünerek mükemmele ulaşmanın ne anlama geldiğini fark etmeye başlayabilirsiniz. Yüzleşmek, kabul etmek ve kendinize yanlış yapma fırsatı tanımak zorlayıcı olduğunda psikolojik destek almak en doğru karar olacaktır.
En iyinin, mükemmelin bir sınırı yok, yol daima devam eder ancak dümdüz değil. Işıklar, tümsekler, engeller, bazen geriye dönüşler her yolda olacaktır, bunları belirli koşullarda kontrol edebiliriz, geriye kalanını da öylece kabul ederiz. Dışarıda bizi eleştiren, yargılayan yeterince ses varken yola devam etmemize yardım eden tek şey kendi sesimiz. Eğer kendi sesiniz de sizden hep daha iyisini bekliyor, başarılarınızla yetinmiyor, her hatanızı eleştiriyor, kusursuzluk baskısı kuruyorsa yol dayanılmaz olacaktır. Mükemmeliyetçi kişiliğinizi sağlıklı bir başarılı olma isteğine dönüştürüp başarılardan mutlu olma noktasına noktasına geldiğinizde yazının başlarında bahsettiğim "zayıf yönünüz nedir?" sorusuna "mükemmeliyetçi olmam" cevabı gelmeyecektir.
Kendimi vahşi bir hayvanı izler gibi izledim. Bir ses "madem bu kadar güzelsin" dedi, "niçin kendini yaralıyorsun?"
Lale Müldür
Psikolog Gizem Seval