"Açı doyurduğumda, hakareti affettiğimde, düşmanımı sevdiğimde… Bunlar güzel erdemler. Fakat ya dilencilerin en fakirinin, suçluların en gaddarının da kendi içimde olduğunu fark edersem. Ya şefkatime en muhtaç kişinin, sevilmeye en muhtaç düşmanımın kendim olduğunu fark edersem. O zaman ne olacak?"
Carl Gustav JUNG
Arkadaşımı mutsuz görünce omzuna dokunup yapma diyorum, kendine haksızlık etme, bu kadar üzme kendini, geçecek. Peki kendime? Kendime karşı da böyle şefkatli miyim? Sevdiklerimizin yanında olmak o kadar kolay ki. Başarılarında desteklemek, düştüklerinde ellerini tutmak, göz yaşlarını silmek çok kolay. Peki aynı durumlarda kendimize nasıl yaklaşıyoruz? Bir başkasına "geçecek" diye haykırmak kolayken kendimize "geçecek" diye fısıldamak neden bu kadar zor?
"Başkasını sevmek kolay, ama olduğunuz şeyi sevmek, siz olan şeyi sevmek, kızgın bir demire sarılmak gibidir: sizi yakar ve çok acı verir. Soru budur kendinizi sevip sevemeyeceğiniz, sınav bu olacaktır."
Kendimize olumlu cümleler kurmamızı, kendimizi sevmemizi engelleyen, sınırlayan nedir? İç sesimiz. Her ne kadar "sesimiz" desek de çoğu zaman o ses bize ait olmuyor. İçimizdeki sese her birimiz kulak vermek isteriz, verelim de ama önce onun bize ait olup olmadığına karar verelim.
"Yapamazsın, başaramazsın, beceriksizsin, herkes seninle alay edecek, komik görünüyorsun..." diyen bir iç sesiniz varsa emin olun o ses size ait değil. Kim olduğunu bilmiyorum, bilmiyorsunuz. Belki babanız, anneniz, arkadaşınız, öğretmeniniz...Bunları size kim söyledi, sizi buna kim inandırdı da iç sesiniz böyle acımasız cümlelere dönüştü bilmiyorum. Bildiğim tek şey bunların size ait olmadığı.
"Yeterince sevilmediğin için üzgünüm. Üzgünüm bunun seni bu denli acımasız biri haline getirdiği için."
Warsan Shire
Hangimiz bize böyle olumsuz cümleler kuran birinin yanında kalmak isteriz? Hangimiz bu cümleleri işittiğimiz birini sevebiliriz? İç sesimiz böyle acımasız olduğunda kendimizi sevmemiz de zorlaşıyor. Bunları bize dışarıdan biri söylese yanından uzaklaşır, onu duymamaya çalışırız. İç sesimize bunu yapamıyoruz, onu susturamıyoruz, kendimizden uzaklaşamıyoruz. Zaten bunu yapmayalım, susmasın ama olumsuz cümleler kurmayı bıraksın, susmasın ama başkalarının eleştirel cümleleriyle değil kendi cümlelerimizle seslensin bize.
"Bir çiçek tarlasına dönüştürebilir miyim, aylardır önünde durduğum bu dipsiz uçurumu?"
Ahmet Erhan
Her anınızda bizimle olan o sesi iyileştirip, başkalarının söylemlerinden arındırıp kendi sesimiz yaptığımızda kendimizi sevmeye başlayacağız. Kendimize şefkat gösterelim, iç sesimizi iyileştirelim dediğimde bahsettiğim onu sadece olumlu birkaç cümleye bürümek değil. "Her şeyi yaparsın, başarırsın, herkes seni sever..." gibi bir söylem de şefkat barındırmıyor. "Her şeyi yaparsın " sesini duyduktan sonra yapamadığımız ilk şey, atlatamadığımız bir zorluk bizde yük olacak, bizi güçsüz hissettirecektir. Bahsettiğim şey her şeyi yaparsın yerine hayatta bazen yapamayacağımız şeylerin de olduğunu kendimize fısıldamak. "Herkes seni sever "yerine" bazen seni sevmeyen insanlar da olacak ama bu senin iyi olduğun gerçeğini değiştirmez". "Sen her şeyi başarırsın" yerine "bazı şeyler seni zorlayacak, belki bazen başaramayacaksın ama elinden gelenin en iyisini yapacağına eminim". Kendimize şefkat göstermek; kendimize yalnızca olumlu cümleler kurmak, sürekli olumlu hissetmek ile aynı şey değil. Toksik bir pozitiflik faydadan çok zarar verecektir. Olumlu-olumsuz her duygunun hayatımızda bir işlevi vardır. Kendimize şefkat demek kendimize olumsuz duyguları yaşamak için de fırsat vermek, hiçbir duygumuzu yok saymamak demektir. "Asla pes etmemelisin" diyen iç sesinize bazen durup dinlenmenin zararı olmayacağını hatırlatın.
"Kendimi vahşi bir hayvanı izler gibi izledim. Bir ses 'madem bu kadar güzelsin' dedi, 'niçin kendini yaralıyorsun?"
İç sesiniz size genellikle neler söylüyor ? Suçluyor mu, sizi çok eleştirir mi, kaç kez o sese inanıp yapmak istediklerinizden vazgeçtiniz, sizi kaç kez destekledi, kaç kez küçümsedi ? Size mi ait o ses ? Yoksa acıması olmayan bir tanıdık gibi mi ? Hatırlayın, sevdiğiniz bir arkadaşınıza, annenize, çocuğunuza, sevgilinize söylemekten bıkmadığınız şefkatli cümlelerinizi hatırlayın. O cümlelerin kaçını kendinize de kuruyorsunuz? Şimdi o cümleleri iç sesinizdeki acımasız kelimelerle değiştirin. Bunları kendinizden duymaya ihtiyacınız var. Kendinize iyi bakın ve içinizdeki sese eleştirilmek yerine desteklenmeniz gerektiğini hatırlatın.
Gizem Seval