Psikolog Burak Mert PEHLİVAN
Stresin ne olduğuyla ilgili bugüne kadar birçok tanım yapılmıştır:“Organizmanın hayatı tehlikedeyken savaş –kaç tepkisi vermesi için beyne gönderilen sinyallere yol açan durum”, “Canlıyı yoran ve ömrünü kısaltabilen bir savunma mekanizması” gibi olumsuz tanımların yanında bir de “Organizmayı hayatta kalması için harekete geçiren itici güç” şeklinde olumlu tanımlar da vardır.
Stres, insan ve hayvan yaşamında tartışılmaz olarak taa tarih öncesi devirlerden beri var olan bir durumdur. Örneğin, ilk insanların stres sebepleri : Aç veya susuz kalmak,yırtıcı bir hayvan tarafından zarar görmek ,yağmurdan/kardan/ateşten korunamayıp hayatını kaybetmek gibi tehdit edici durumlarken;modern insanın stres sebepleri: Geçim sıkıntısı,hastalıklar gibi gerçekten tehditkar durumların yanında ;bir yerlere yetişmeye çalışmak, telefonuna gelen mesajı anında yanıtlamaya çalışmak,bilgisayar oyununda seviye atlayamamak gibi tehditkarlığı tartışmalı birçok durumdan oluşmaktadır.Bu durum da ,daha çok olayın bizler üzerinde stres tepkisine yol açmasına,yani vücudumuzda stresle ilişkili hormonların (kortizol,adrenalin gibi) sürekli olarak aktif olmasına yol açmaktadır.Bu da meşhur endokrinolog Selye’nin 1950’lerde bahsettiği “tükenme”ye yol açmaktadır.Peki nedir tükenme?
Selye, sürekli stres altında kalan organizmanın artık yorulduğunu, kaynaklarının tükendiğini,diğer stresörlerle, hastalıklarla mücadele edebilecek gücünün kalmadığını ve sonunda bunun çeşitli fiziksel,psikolojik problemlere hatta ölümlere yol açabileceğini öne sürmüştür.Bugün dönüp de bu tanıma bakacak olursak hiç de yanlış gibi görünmüyor. Artık,migren,tansiyon,kalp-damar hastalıkları,deri hastalıkları gibi birçok problemle yüksek stresin güçlü ilişkileri olduğu bilimsel olarak kabul edilmektedir.Stres,doğrudan hastalıklara yol açmaz evet bugün stresin tek başına canlılara zarar veremeyeceği,bizlerin olayları yorumlama ve algılama şeklimizin stres tepkilerimizi belirlediği daha çok kabul edilmektedir.Ancak yine de çeşitli hastalıklara davetiye çıkarabileceği,üzerimizde bir etkisi olmasa bile bizleri günlük hayatta oldukça rahatsız ettiği,sıkıntıya soktuğu su götürmez bir gerçektir.Öyleyse ne yapmalıyız?Başta bahsettiğim gibi stres,hem olumlu hem olumsuzdur ancak kesinlikle yönetebileceğimiz bir durumdur.Şöyle ki,stresin yoğunluğu üzerimizde fazla veya uzun süreliyse,bizi rahatsız ediyorsa,amacımıza ulaşmamıza destek değil de köstek oluyorsa olumsuzdur ve başa çıkamıyorsak bir uzmandan (psikologdan/psikiyatrdan) yardım almak en iyisidir.Ama eğer amacımıza ulaşmamız için onu kullanıp yönetebiliyorsak örneğin,hazırlanmamız gereken sunum bizi bir miktar strese sokuyor ve biz de bunun etkisiyle harekete geçip sunumumuzu hazırlamaya başlıyorsak bu olumlu strestir,kesinlikle gereklidir.
Sonuç olarak stresin hayatımızda hiç olmaması gibi bir durum olamaz,gerek de yoktur,çünkü hiç stresli olmazsak bizi harekete geçirecek bir durumda olmaz,önemli olan üzerimizdeki olumsuz etkileriyle başa çıkmaktır,bunun içinde olayları yorumlama şeklimizi değiştirerek işe başlayabiliriz.O yüzden hadi gelin biz stresi “bizi harekete geçiren güç” olarak tanımlayalım ve onu yönetelim.