Hepimiz zaman zaman, bazen de uzun zaman; mutsuz, umutsuz, güçsüz, çaresiz ve suçlu hissediyoruz. Özellikle karantina sürecinde bunu bir üretkenlik yarışı haline getirip dans eden, kitap okuyan, kısacası “pozitif” görünen insanlara tanık olup kendimizde o gücü göremediğimiz ve güçsüz hissettiğimiz anlar oluyor. Şunu bilmeliyiz ki insan ruhu değişik bir dinamiğe sahiptir ve gerçek ruh sağlığı sürekli olarak mutlu ve pozitif olmak demek değildir. Bazen kendimizi dinlemek, dinlenmek, ara vermek bize her şeyden iyi gelebilir. Bırakalım her zaman mutlu olmayalım. Ne yaşıyorsak o yaşantının getirdiği duyguyu olduğu gibi kabul edelim ve üzüntümüzü bastırmayalım. Çünkü bastırılan üzüntü ve “yas” yaşanmadığı takdirde çok daha şiddetli bir şekilde nükseden duygulardır. Herhangi bir kaybın getirdiği yas; (bu iş kaybı olabilir, sevilen birinin ölümü olabilir, değer atfettiğimiz herhangi bir şeyin yitimi olabilir) yaşanmaz ve bastırılır ise, o an güçlü olmak adına tampon görevi gören pozitif düşüncelerle geçiştirilir ise muhakkak ki bir gün gün yüzüne çıkacaktır. Yaşadıklarımıza uygun tepkiler vermek ve uygun duygular yaşamak son derece insani bir şeydir. Mutsuzluğumuzu tetikleyen her şeyden kaçmak, yok saymak ve inkar etmek bizi kısa vadede rahatlatsa da uzun vadede büyük bir boşluğa itecektir.
Son zamanlarda adını sıkça duyduğumuz “toksik pozitiflik” kavramı bize aslında -mış gibi yapmanın zararlarını açık bir şekilde gösteriyor. Her zaman siyah veya her zaman beyaz düşünmek en kolay olanı gibi görünse de arada bir diğer renkleri de görmenin hiçbir zararı olmayacaktır. “Her zaman gülümse, pozitif kal, anı yaşa, güzel düşün güzel olsun” gibi kavramlar çoğu zaman gerçekten de zehirli birer cümleye dönüşebiliyorlar.
Depresyon ve türevlerini yaşayan insanlar genellikle başkaları gibi hayattan keyif almadıklarını dile getiriyorlar ve keyif alma zorunluluğu hissetmeleri kişiyi kendi gözünde daha güçsüz ve daha suçlu hale getirebiliyor. Bırakalım üzücü bir durum karşısında üzülelim, canımız yansın, ağlayalım. Çünkü normal olan da bu. Bu süre zarfında sorunlarımızın ve üzüntülerimizin kökenine inip sağlıksız düşünceleri sağlıklı düşüncelerle değiştirirsek en büyük yardımı kendimize yapmış oluruz.
Tüm ağaçlar en güzel ve en yeşil yapraklarını göstermeden önce solmuş yapraklarını birer birer kaybederler. Bu da bize daha güzel bir başlangıcın doğadaki en güzel örneği olsun…
Selin ÖZTOPRAK